J'ai commencé à aimer ton âme
Puis tes regards
Puis tes paroles qui font ta voix
Puis la buée humide de ta bouche
Je t'ai aimée comme tu m'as aimé
Depuis ton obscurité enneigée.
Mets cet amour partout en toi
Mets sa source dans les gouttes d'eau
Sur ton visage en sueur
Dans la fin de l'indolence que tu ne caches pas toujours
Mets-le dans ton enfant qui porte une rose
Et sur tes épaules, bien étroites
Que tu places en avant quand tu as froid
Juste là sur tes seins séparés par des champs de marguerites
Après un plateau infini
Et sur ton hâle aussi, trace d'un incendie ancien
Sur la chute de tes cheveux sur les côtés, sur leur division
Mets-le sur la mélancolie qui commence à ton front, finit à tes chevilles
Sur celle donc qui n'est pas tienne mais t'entoure comme un vide
Mets-le dans les quartiers d'une ville dont tu te souviens par fragments
Qui voltigent comme neige et chaque jour s'allègent
Mets cet amour partout en toi.
J'ai jeté à la mer tout ce que j'ai goutté
Tout ce que je sais vient aussi de la mer
Mets aussi cet amour comme une mer
Fais-le écumer
Fais-le vieillir qu'il ne comprenne pas la tristesse
Mais arrête ! chaque mer est vieille en tout cas
Elle n'apprend pas le bonheur mais l'enseigne
Notre amour est aussi semblable à de beaux poèmes
Comme pour tout le monde. Il doit ressembler au deuxième goût du
coquelicot
Né du premier
Car il change la passion en amour.
Moi maintenant comme un étranger qui sourit
Comme un pays que tu ne connais pas
Comme un temps dans lequel tu ne vis pas
Exactement comme le bonheur
Tu m'attends
M'attendant tu l'attends
Edip Cansever, J'ai commencé à aimer ton âme in Action Poétique n° 199 - mars 2010
İçinden doğru sevdim seni
Bakışlarından doğru sevdim de
Ağzındaki ıslaklığın buğusundan
Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de
Beni sevdiğin gibi sevdim seni
Kar bırakılmış karanlığından.
Yerleştir bu sevdayı her yerine
Yüzünde ter olan su damlacıklarının
Kaynağına yerleştir
Her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına
Gül taşıyan çocuğuna yerleştir
Ve omuzlarına daracık omuzlarına
Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın
Tam oraya işte, uçsuz bucaksız bir düzlükten
Bir papatya tarlasıyla ayrılmış göğüslerine yerleştir
Ve esmerliğine bir de, eski bir yangının izlerinin renginde
Saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe
Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran
Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne
Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun
Kar taneleri gibi uçuşan
Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine
Yerleştir bu sevdayı her yerine.
Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere
Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden
Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen
Sevdayı
Ve köpüklendir
Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın
Ama dur, her deniz yaşlıdır zaten
Öğrenmez ama öğretir mutluluğu
Bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi
Biraz da herkes içindir.
Ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli
Var eden kendini birincisinden
Yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren.
Ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen
Tanımadığın bir ülke gibi
İçinde yaşamadığın bir zaman gibi
Tam kendisi gibi mutluluğun
Beni bekliyorsun
Ve onu bekliyorsun beni beklerken.
|
Ici : |
Commentaires
Vous pouvez suivre cette conversation en vous abonnant au flux des commentaires de cette note.